Türkiye Burada Sohbet Ediyor
Bir Dönemin Efsane Sohbet Siteleri, Chat Odaları. Elif Tütüncü Yıl 90’lar… Henüz internet Türkiye’ye yeni yeni giriyor. Öyle şimdiki gibi sosyal medya denilen bir olgu da yok. O kuşak hatırlar, internete bağlanırken duyulan çevirmeli ağ sesini. O döneme ait her daim akla gelen efsane siteler vardı. Ne zaman bu kuşak bir araya gelse, bu efsane sitelerin adı o sohbette mutlak a geçer. Or tamın yaşça biraz büyük olanları, ‘’siz şimdi bilmezsiniz eskiden bi site vardı..’’ diyerek bu sitelerden bahsedip yaşıtlarıyla özlem giderir. Biz de merak ettik, nedir bu siteler? Neden varlık larını günümüze kadar sürdüremeyip zamana yenik düştüler? Bir dönemin efsane sitelerini günümüz tüketicilerinin algısında ölçümlemek için DORinsight Araştırma Şirketi Türkiye Geneli temsilen 30 yaş üstü toplam 300 kişiye online bir anket gerçekleştirdi. İnternetin Efsane Siteleri Araştırması’nda 90’lı kuşağın hala o dönemi özlediğini ama efsanelerin yanlış iletişim stratejileri ile zamanı yakalayamamalarının onları mazide bıraktığını ortaya koydu.
fenomenimiz Mahir Çağrı, 1999’da açtığı kişisel web sitesi ile dünyanın tanıdığı bir isim haline geldi. Dönemine göre normal kabul edilebilecek basit bir tasarım, hafif kırık bir İngilizce ile kurulan bu sitede samimiyet vardı. Çağrı, gerek gündelik yaşamından koyduğu fotoğraflarla, gerekse ‘Türkiye’ye gelirseniz beklerim, sizi evimde ağırlarım’ yazdığı sitesiyle milyonların gönlünde taht kurdu. Fenomenimiz, Yahoo!’nun seçtiği ‘internet tarihinin en önemli 100 olayı’na 3. sıradan, Forbes tarafından 2000 yılında dünyanın en çok tanınan insanlarının seçildiği listeye 100’üncü sıradan giriş yaptı. İnternet Mahir lakaplı gencimiz dünyaca ünlü starları peşinden koşturup, David Bowie’yi bile kendine hayran bıraktı. Bowie katıldığı bir talk show programında yanında taşıdığını belirtip, çıkardığı fotoğrafı kameralara göstererek Mahir’in sitesinde yazan efsaneleşmiş sözleri okudu.
esohbetim.com, mobil chat, esohbetim.net sesli sohbet, mobilgeveze.com kameralı chat, okeyazram görüntülü sohbet, seslihepkal.
Efsanelerden bahsedeceksek sakince ayağa kalkıp, ceketimizin düğmelerini ilikleyip, “chat’’leşme kavramını hayatlarımıza sokan Mirc’e teşekkürü bir borç bilmemiz lazım. Basit arayüzüyle bilgisayarın başına ilk kez oturan birinin bile dakikalar içerisinde kullanabileceği mIRC, nick dediğimiz kullanıcı adı dışında başka hiçbir bilgiye gereksinim duymadan saatlerce sohbet imkanı sağlıyordu. O yıllarda ergenliğini yaşayan ve internet kullanma şansına sahip olmuş birçok insan için farklı bir yeri bulunuyor. Bir kuşağın ömrünün en taze yıllarını internet kafelerde solduran site, zamana yenik düşenlerden.
önce her şeyi içinde tutan insanlar, modemin düğmesine basılmasıyla adeta yılların suskunluğunun acısını çıkardılar. Bir dönemin derste kalem açma bahanesiyle sınıf kapısının yanındaki çöp kovasının etrafında toplanıp gıybet yapan çocukları, bu defa birer yetişkin olarak, itiraflar etrafında buluşmuştu. Herkesin söyleyecek bir itirafı olduğunu bizlere göstermiş, site sahibinin itiraflara yaptığı komik yorumlarla da kullanıcılarının gönlünde taht kurmuştu. O eski halinden eser olmayan site şimdi hala hayatına devam edenlerden. Ama hala nostaljik konuşmalarda bahsi geçmesine bakılırsa, eski tadı çoktan kaçmış görünüyor.
parlak bir genç tarafından oluşturulan site, yayınlandığı dönemde bir anda dünyanın en çok kullanılan mesajlaşma programlarından biri konumuna yükselmişti. ICQ, İngilizce “I seek you” (seni arıyorum) cümlesinin kısaltması olarak lanse edilmişti. Kullanıcılarına ardışık olarak UIN ismiyle verilen kullanıcı numaraları hala değerlidir. Msn icat olunca azalarak bitenlerden olan site, artık unutulmaya yüz tutanlardan.
damgasını vuran bir diğer efsane de bugünün Facebook’u niteliğindeki yonja.com’du. İnternet tarihinin ilk cool’ları Yonja menşeiliydi. Son derece kaliteli bir arayüze sahip olan site, zamanının sitelerinden bir adım öndeydi. Paralı üyelik sunmasına rağmen bir hayli popüler olan site, Facebook’un ücretsiz hizmetle ortaya çıkışından bu yana belini doğrultamadı.
2002 yılında kurulan MySpace’in yükselişi çok hızlı ve ani olmuştu. Sosyal medyanın ilk örneklerinden biri olan MySpace, Amerikalı bir genç olan Thomas Anderson tarafından kurulmuştu. İnternetin dünya genelinde çok da yaygın olmadığı dönemde 4 sene gibi kısa bir süre 100 milyon üyeye ulaşan MySpace, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülkede ofis açmıştı. Özellikle amatör müzisyenlerin uğrak yeri olan site, nice albümlerin, nice şarkıların lansmanını yaptığı bir platformdu. Hala aktif olarak hizmet veren MySpace, o şaşalı günlerinin artık çok uzağında. İzlediği hatalı politikalar ve hızla büyüyen Facebook yüzünden küçülmeye giden site kabuğuna çekildi.
gündüz eden, benim de kişisel olarak ‘’internette chat’’ kavramıyla tanıştığım uygulamaydı Messenger. Az mı titreşim gönderdik, art arda oturum aç-kapa yaparak arkadaşlarımızın ekranlarında flood’lar yaptık. Toplu konuşmalarda saatlerce dönen geyik muhabbetler, ne dinliyorum özelliğini göstererek şarkılarla mesaj vermeler… “cnm bnm webcam bozuk’’ bahaneleriyle görüntülü konuşmalardan sıyrılan bir neslin uğrak yeriydi msn. İletileri için Comic Sans kullananlar toplansa neredeyse bir Avrupa ülkesi büyüklüğüne ulaşacaktı. Kendini ekleyip nickinin listede nasıl göründüğüne bakmayan bizden değildi. Konuşulan kişiye titreşim atarak rahatsız edilir, uygulamanın güncellemesi gelir gelmez herkesi şenlik havası alırdı. Şimdilerin en çok özlenen nostaljisi olan msn, Facebook Messenger’ın ocağına incir ağacı diktiklerinden.
Yeşil- sarı limon kesiti logosuyla, ADSL’in evlerimize yeni yeni girdiği, bir şarkının 10-15 dakikada indirildiği o karanlık yılların en güzel uygulamasıydı Limewire. O sıralar ortalıkta dolaşan ‘’Limewire’den dosya indirenleri polisler yakalıyor’’ söylemleri bile zamane gençliğini yıldıramamıştı. Bir şarkısı beğenilen grubun bütün albümünü indirmek de kullanıcıların ‘risk budur’ deme şekliydi. İçerisinde bulunan yüzlerce virüslü içeriğe rağmen, döneminin en sık kullanılan programlarından biriydi. “Atın ölümü arpadan olsun, bilgisayarım virüs yiyecekse senden yesin beee’’ diyen sadık bir kullanıcı kitlesine sahipti. Torrent gerçeğiyle ve ardı arkası kesilmeyen davalarla yüzleşmek onu da tarihin tozlu sayfalarına itti.
2004 yılında Orkut Büyükökten’in kendi ismini verdiği bu oluşum, Facebook gibi sosyal bir arkadaşlık sitesiydi. Özellikle –ne hikmetse?- Brezilya’da popüler olan sitenin üye sayısı diğer ülkelerde de hızla artıyordu. Facebook’un popülerliğini artırarak yavaş yavaş galip geldiği savaş, nihayetinde Brezilya kalesinde de Facebook’un üstün gelmesiyle kaybedilmiş oldu. 2014 yılında Google tarafından kapatılan site aracılığıyla nice insanlar tanışıp arkadaş olmuş, hatta bu arkadaşlıkların birçoğu evliliklerle sonuçlanmıştı. Sitenin sahibi Orkut ise yoluna hello.com isimli yeni oluşumuyla devam ediyor.
Söz konusu efsanelerse, her ne kadar bir site olmasa da Winamp’ın varlığını atlamak olmaz. Değişen tema renkleriyle, unknown artistleriyle bir döneme damgasını vuran müzik oynatıcı uygulama, şimdilerde tarihin tozlu sayfalarında yerini alanlardan. Hala geçmişe özlem duyan; Spotify, iTunes ve diğer yeni yetmeleri reddedenler tarafından kullanılsa da, eski görkemli günlerinin çok uzağında. Kullanıcılarının hala o günlerin özlemini andığı sohbetlerde adı geçiyor ve “Seninle az şarkı dinleyip, playlistlerimizi hazırlamadık be Winamp!’’ diyerek incelememize bir başka siteyle devam ediyoruz.
Şimdilerde Türkiye’nin en çok ziyaret edilen sitelerinden olan Youtube, bir dönem erişime kapatılmıştı. Video paylaşımının popüler olduğu o dönem herkes sessizce bu ihtiyacı karşılayacak yeni bir platform beklentisindeydi. Ve o platformun öncülüğünü Beyaz Show ekibi çekti. Youtube’a benzeyen logosu ve fonetiğiyle birçok kullanıcı tarafından “çakma’’ olarak nitelendirilse de kısa sürede popüler oldu. Zaten internet hızının düşük olduğu o dönemde bir de kendini geliştirmeyerek “rüzgar gibi geçip gidenler’’den biri oldu. Kapatıldığının haberini veren siberkultur. com sitesi bile inception misali kapatıldı.
Sadece internet siteleri miydi tarihe karışan? Internet Explorer’lar, Safari’ler, Firefox’lar hayatımızda şimdiki kadar yer edinmemişken Netscape’ti tarayıcı yoldaşımız. Müdavimlerinin oldukça kullanışlı bulduğu Netscape, ismini efsaneleşmişler listesine yazdırmayı başaranlardan. Internet Explorer’ın Internet Explorer olduğu zamanlarda en dişli rakibiydi. Zamana yenik düşüp kendisini yenileyemedi ve Nokia misali sessiz sedasız sanal savaştan elini ayağını çekti.
Türk gençliğinin akınına uğrayan bir diğer arkadaşlık sitesiydi Netlog. Hi5’da namımızı yürüttüğümüz uluslararası arenaya bir de Netlog tarafından çıkmıştık. Yine hi5’da olduğu gibi fotoğraflar yüklenir, beğeniler beklenirdi. Kullanıcılarını zamanında spam kutusuna gelen mesajlarla bıktırmış olsa da uzun süre popülerliğini oldukça korudu. Bir Facebook olma potansiyeli varken yavaş yavaş yitip gidenlerden olmanın önüne geçemedi. Bir dönem Twoo adıyla gönderdiği maillerle hayatına devam etmeye çalıştı fakat eski günlerine asla geri dönemedi.
DORinsight Araştırma Şirketi’nin dergimiz için Türkiye’nin 3 büyük ilini temsilen 30-55 yaş ve A,B,C1 SES gruplarında toplam 300 kişi ile online şekilde gerçekleştirdiği “Bir Dönemin Efsane Siteleri Araştırması”nın sonuçlarına göre o dönemi yaşayan insanlar, MSN başta olmak üzere hala o dönemin internet sitelerinin özlemini duyuyor.
logosuyla, ADSL’in evlerimize yeni yeni girdiği, bir şarkının 10-15 dakikada indirildiği o karanlık yılların en güzel uygulamasıydı Limewire. O sıralar ortalıkta dolaşan ‘’Limewire’den dosya indirenleri polisler yakalıyor’’ söylemleri bile zamane gençliğini yıldıramamıştı. Bir şarkısı beğenilen grubun bütün albümünü indirmek de kullanıcıların ‘risk budur’ deme şekliydi. İçerisinde bulunan yüzlerce virüslü içeriğe rağmen, döneminin en sık kullanılan programlarından biriydi. “Atın ölümü arpadan olsun, bilgisayarım virüs yiyecekse senden yesin beee’’ diyen sadık bir kullanıcı kitlesine sahipti. Torrent gerçeğiyle ve ardı arkası kesilmeyen davalarla yüzleşmek onu da tarihin tozlu sayfalarına itti.
2004 yılında Orkut Büyükökten’in kendi ismini verdiği bu oluşum, Facebook gibi sosyal bir arkadaşlık sitesiydi. Özellikle –ne hikmetse?- Brezilya’da popüler olan sitenin üye sayısı diğer ülkelerde de hızla artıyordu. Facebook’un popülerliğini artırarak yavaş yavaş galip geldiği savaş, nihayetinde Brezilya kalesinde de Facebook’un üstün gelmesiyle kaybedilmiş oldu. 2014 yılında Google tarafından kapatılan site aracılığıyla nice insanlar tanışıp arkadaş olmuş, hatta bu arkadaşlıkların birçoğu evliliklerle sonuçlanmıştı. Sitenin sahibi Orkut ise yoluna hello.com isimli yeni oluşumuyla devam ediyor.
Söz konusu efsanelerse, her ne kadar bir site olmasa da Winamp’ın varlığını atlamak olmaz. Değişen tema renkleriyle, unknown artistleriyle bir döneme damgasını vuran müzik oynatıcı uygulama, şimdilerde tarihin tozlu sayfalarında yerini alanlardan. Hala geçmişe özlem duyan; Spotify, iTunes ve diğer yeni yetmeleri reddedenler tarafından kullanılsa da, eski görkemli günlerinin çok uzağında. Kullanıcılarının hala o günlerin özlemini andığı sohbetlerde adı geçiyor ve “Seninle az şarkı dinleyip, playlistlerimizi hazırlamadık be Winamp!’’ diyerek incelememize bir başka siteyle devam ediyoruz
Şimdilerde Türkiye’nin en çok ziyaret edilen sitelerinden olan Youtube, bir dönem erişime kapatılmıştı. Video paylaşımının popüler olduğu o dönem herkes sessizce bu ihtiyacı karşılayacak yeni bir platform beklentisindeydi. Ve o platformun öncülüğünü Beyaz Show ekibi çekti. Youtube’a benzeyen logosu ve fonetiğiyle birçok kullanıcı tarafından “çakma’’ olarak nitelendirilse de kısa sürede popüler oldu. Zaten internet hızının düşük olduğu o dönemde bir de kendini geliştirmeyerek “rüzgar gibi geçip gidenler’’den biri oldu. Kapatıldığının haberini veren siberkultur. com sitesi bile inception misali kapatıldı.
siteleri miydi tarihe karışan? Internet Explorer’lar, Safari’ler, Firefox’lar hayatımızda şimdiki kadar yer edinmemişken Netscape’ti tarayıcı yoldaşımız. Müdavimlerinin oldukça kullanışlı bulduğu Netscape, ismini efsaneleşmişler listesine yazdırmayı başaranlardan. Internet Explorer’ın Internet Explorer olduğu zamanlarda en dişli rakibiydi. Zamana yenik düşüp kendisini yenileyemedi ve Nokia misali sessiz sedasız sanal savaştan elini ayağını çekti.
olmadan önce sadece Yonja mıydı ekleşip chatleştiğimiz site? hi5 da zamanının en popüler sitelerindendi. Her ne kadar şimdilerde ‘’ağğğbi minimalizm yha’’ desek de, geçmişte içinden çıkmadığımız siteler karmaşık ve adeta göz kanatan tasarımlara sahipti. Hi5 benim de ergenliğimin kenarından köşesinden yakaladığı, amaçsızca tanışma sitelerinden biriydi. Fotoğraflarımızı paylaşıp yorum beklerdik acaba neler yazacaklar diye. Profillerin herkese açık olduğu, kimsenin içinde art niyet gütmediği şeffaf yıllardı. Şimdilerde “acaba profilime kimler giriyor’’ sorusunu merak etmeye fırsat vermeden herkesi teker teker gösteren stalker düşmanı site, günümüzde nostalji masalarının mezesi olmaktan kurtulamayanlardan.
Türkiye nin en iyi sohbet ve chat odalarında sizde yerinizi alın. Kesintisiz sohbet edin.